Kendi organizmasına dönmeyen bir organizma, kendisi için biçilmiş kaderi yaşayamaz. 🕷️

Masumların göz yaşları sessiz olur 🕸️

Aslan Dolunay’dan beri gökyüzü haberlerini en özet şekilde size aktarmak için bir mücadeleye girdim. Yazılarımı yazdım ama yayınlayamadım.

Çünkü işin içinden çıkamadım.

Gördüklerim, incelediklerim, hissettiklerim ve haritaların bana verdiği bilgileri sindirmeye çalışmak kolay değildi. Bazen bir şeyi bilmesen daha iyi olur ya öyle bir bilgi seliydi.

Ama bu sabah bir özetle uyandım.

Türkiye ve dünyanın içine gireceği hem ekonomik hem refah seviyeleri bizi Plüton Kova evriminin kaçınılmaz gerçekleri, Satürn Balık’ın su tutmaz akışkanlığı, Neptün Balık’ın aşkınlığı ve Uranüs Boğa’nın inatçılığı ile yüz yüze bırakıyor. Sanki dinazorlar çağı kapanıyor yerine robot kalpli insanları getiriyor.

Robotlaşmış kalpli insanlar, düşünmeyi ve akıl yürütmeyi unutan ruhsuzlar.

Kimse olduğu kişiye dönüşmeden ve özüne dönmeden sanki yeni dünya düzenindeki yerine geçemiyor.

Resmen bir örümceğin ya da Nuh’un gemisine binmeye laik olan hayvanların heybesine ve rütbesine ulaşmayı beceremediğimiz bir son içindeyiz.

Transnasyonel gezegenlerden olan karma’ın efendisi Satürn ve okyanusların tanrısı Neptün’ün 2026 senesindeki #zodyak ‘ın son burcu olan balıkburcu kavuşumu bizi almaya gelen bir geminin habercisi sanki. #noahsark 🚢

Dünya üzerinde kendilerine sahte hücreler ile organizmalar yaratmış dokular ölmeden, özümüz ve niyetimizle geldiğimiz bugünlere bile geri dönemeyeceğimiz bir suya doğru ilerliyoruz.

Uranüs, Plüto evrimi ile beraber bazı büyük değişimleri şartlıyor.

Satürn Balık ve Neptün Balık kavuşumunun gerçekleşeceği senelere kadar gittiğimde ise 2026’dan hala daha geri dönemediğimi söyleyebilirim.

Ben hala daha Nuh’un gemisindeyim.

Kendi özü ve gölge yönleriyle yüzleşebilecek kadar kendine yakın duranlar, bir örümceğin asaletinde kendi özüne sahip çıkanlar sanki bu dönemde hayatta kalacak.

ÖRÜMCEK
SPİNOZA VE YARATIKLAR

Hiçbir şey, kendinde kolay ya da kendinde zor değildir.

Aynı eylem, kendi doğası gereği birisi için kolayken diğeri için zor olabilir.

Süphesiz ben, bir insan olarak, ayağımı kolayca ezebileceğim küçük bir örümcekten güçlüyümdür; fakat onun ağı kolaylıkla örme mahareti de bende yoktur!

Örümcek karşısında, yaşamı sürdürmek açısından değil, yalnızca yaşamı sona erdirmek bakımından daha güçlüyümdür.

İnsanlar, bir örümceğinki kadar ince, hatta ondan daha ince ağ örebilen bir dokuma makinesi tasarlamayı başarabilir. Ama bu ancak büyük bir çabanın sonucunda gerçekleşebilir.

Öyleyse, iki şeyin gücünü aynı işe bakıp ölçmeye ve kıyaslamaya kalkışmak beyhude bir çabadır. Zira güç, ölçülemezdir.

Bir adım daha ilerleyelim: Yapmaya gücümün yettiğinden daha azını yapabiliyorsam, bunun nedeni ( benim için) zor olan bir şeyi yapabiliyor olmam değildir.

Örümceğin ördüğü ağ bizim için meşakkatli, onun içinse sıradan bir iştir. Ama ağ örmekten kaçınmak ya da daha beceriksize örmek, örümcek için tam anlamıyla imkânsızdır.

İşini kötü yapması bir örümcek için en meşakkatlisi, başka bir deyişle en zoru ağını beceriksizce örmek olurdu. Çünkü bu, onun doğasıyla uyuşmaz. Hiçbir varlık yapabileceğinden daha azı değildir; varlık daima ve her an yapabileceği kadarıdır.

Daha felsefi terimlerle söyleyecek olursak, varlık “potansiyel” halde, yani daha üstün bir güç tarafından alıkonulmuş ve edimselleşmeyi bekleyen bir halde değildir. Bütün gücümüz daima edim halindedir, yani etkindir. Ve bu duruma en uygun örnekleri, çok iyi bildiğimiz üzere, doğalarının kendilerini yapmaya belirlediği şeye daima denk olan hayvanlar arasında bulabiliriz, sadece.

Peki ya insanlar?

Buradaki meseleye bir örümceğin tarafından yaklaşmak bir insanı düşünerek yaklaşmaktan daha kolay.

Bir insandan açıkça daha zayıf ya da onun hükmü altında olan bir hayvandan bahsederken sizi Nuh’un gemisine davet ediyorum.

Nuh’un Gemisi Filmi izlemiş olanlarınız eminim beni daha iyi anlayacaklardır.

Nuh’un gemisinde neden insandan çok hayvanlar olduğunu biliyor musunuz?

Çünkü kendilerini yapmaya belirledikleri şeyle daima denk olan hayvanları yalnızca kendi doğalarının içinde bulabildiğimiz için.

Bir örümceğin gücü ve meziyetleri bir örümceğin varoluşunun ve yaşamının ta kendisidir.

Bizlerde insan olarak kendi meziyetlerimize ve özümüze yani kendi organizmamıza dönmeden kendimiz için biçilmiş kaderi yaşayamayız. Satürn Ve Neptün zodyak döngüsünün son burcu olan Balık burcu transiti sona erene kadar yalnızca inananların hayatta kalacağı su dolu bu yaşam yolunda bizi koruyacak olan şey insan olmanın aşkınlığında kaybolmamaktır.

Şemsi Tebrizinin bize hatırlattığı gibi;

Ne yöne gidersen git doğu,batı kuzey,güney çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi sonunda arzı dolaşır.

Artwork and written by

Ayşe Zeynep Açıkalp, StarZcope 2024