Pazar günü Aslan burcunda gerçekleşecek dolunay bireyliğimizi toplumda ve dahil olduğumuz gruplar içinde nasıl ortaya koyduğumuzu sorguluyor. Bir yanımız içinde bulunduğumuz çekirdek grubun üyesi olabilmek için mücadele verirken, Aslan yanımız önde olmayı ve toplum içindeki bireyliğimizin görülmesini talep ediyor. Bu dolunay yaşamdaki bize ait olan sahneye dolunay ışığını çeviriyor. Kendimizi birey olarak sosyal alanlarımız içerisinde nasıl ifade ettiğimiz aslan gözü bir mercek altına alınıyor.
Aslan burcu Astroloji’de Güneş gezegeninin yöneticisi olarak, yaşamda yaratıcı enerjimizi nasıl kullandığımızı ve olmak istediğimiz kişi olabilmemiz adına doğuştan sahip olduğumuz egosal özelliklerimizi kullanabilmeyi öğretir. Bu özellikler toplum içindeki sosyal varlığımız tarafından beslenmiyorsa, gün geçtikçe bizi duyarsız makineler haline getirerek özümüzü kaybetmemize yol açar.
Yaşamda bağlı olduğumuz gruplar ya da toplum tarafından yönetilmek istenen benliğimiz, biz ihtiyaçlarımıza karşı duyarsız kaldıkça başkaları tarafından kontrol altına alınmaya çalışır.
Onaylanmak ve alkış almak adına kendi ihtiyaç ve isteklerimizi görmezden gelerek, bireyliğimizi kendi kalıpları içine sıkıştırmak isteyen bu güçlerin karşısında bir Aslan gibi durmak cesaret ve özgüven ister.
Aslanları bile ormanlarından ayırabilecek bu güçler bizi ideallerimiz dışına sürükleyerek kendi varlığımızı ve hayatı yaşama kabiliyetimizi etkiler. Ve bizi başkaları için yaşayan, alkış uğruna kendimizi feda ettiğimiz sirk aslanlarına çevirebilirler.
Fakat unutmamalıdır ki,
Aslan’ın yeri sirk değil, ormandır.🌴
Ve bir Aslan özünü ve yaratıcılığını sadece kendi ormanında olduğu sürece ortaya rahatça koyacaktır.
Ormandaki Aslanı sirke giden yola sokan ise içinde yaşadığı toplum ve bağlı olduğu grupların baskısıdır. Toplum tarafından bize verilen rollere uyum sağlamayı zararsız bulur ve bunda çoğu zaman bir sorun görmeyiz çünkü yaşamanın temel ilkeleri arasında “kabileye uyum sağlamak” bize öğretilen ilk temel değerdir. Buna “Yıkıcı Kabile İçgüdüsü” denir.
Bu yıkıcı kabile içgüdüsü birey olmak adına sahip çıkmamız gereken özgürlüğümüze zarar verir. Bize demokratik gibi gelen bu güdü zamanla otokratik hale gelerek bireysel egomuzu toplumda görünmez hale getirebilir.
Aslan burcunda gerçekleşen bu dolunay, bize yönetebileceğimiz tek krallığın kendi ormanımız olduğunu hatırlatıyor.
Orman, Aslanın kimliğini özgürce ortaya koyabileceği en güvenli yaşam alanıdır. Çünkü egonun ruhsal gelişimi ancak kendimizi ifade edebildiğimiz kadar gelişebilir.
Kendimizi gerçekleştirebileceğimiz ve potansiyelimizi ortaya rahatça çıkarabileceğimiz alan ihtiyaç ve isteklerimizin farkındalığı kadardır.
Aslan burcu astrolojide yaşam kaynağı olan güneşi, fiziksel olarak da vücudumuzda kalbimizi yönetir. Evrende Güneş gezegeni nasıl bir yaşam kaynağı ise, kalbimiz de varoluşumuzu sağlayan en önemli iç ve ruhsal organımızdır.
Aslan burcu yaşama her zaman bir kral ve kraliçe edasıyla yaklaşır. Ve bir aslanın yaşamda bir kral ya da soytarı olması tamamen kendi özgür iradesine bırakılmıştır.
Bu dolunayda içgüdüleri ile kendi ormanını ve özünü koruyan bir Kral mı yoksa sirkte hayatını kazanmaya çalışan bir Aslan mı olacağınıza siz karar vereceksiniz.
Gerçekleşen Aslan dolunayı yaşamlarımızda toplum önünde kendimizi ‘nasıl ifade ettiğimizi’ sorgulatacak yaşam olaylarını karşımıza getiriyor.
Dolunay etkisi ile herkes gergin ve ortaya koymayı arzu ettiği bireyliği ile kafamızı karıştırıyor. Vahşi bir halde sağa sola kükreyerek kendini ifade etmeye çalışan bir sürü aslan bu dolunayda karşımıza çıkacaktır.
Otokrat — demokrat dengesini içgüdüsel olarak bulamayan tüm aslanların, bu dolunayda kendini bir kafesin içinde kükrerken keşfetmeleri kaçınılmaz olacaktır.
Kendimizi yeterince ifade edecek alan bulamadığımızda kabile bilincine razı gelerek sirkin (yıkıcı kabile) uyumsuz bir parçası haline geliyoruz. Bu sıradanlık hissi içimizdeki Aslan’ın (ego) kükremesine neden olur. Çünkü bir aslan kendini istediği gibi ortaya koyamazsa kükreyerek kendini dile getirmeye alışkındır. Fakat toplum içinde bu şekilde görünür olmaya çalışmak dışarıdan gözüken kimliğimize sadece zarar verir.
Aslan yanlış zamanda, yanlış yerde, yanlış kişiye kükrediğinde sesi duyulmaz hale gelir. Ve duyulmadıkça, zamanla sesini yitirir.
Böylelikle Orman’da kendinden taviz vermeden büyümesi gereken Aslan, özgüvenini kaybeder, gururu incinir ve tüm ormanı kendisi ile birlikte ateşe verebilecek yıkıcı bir davranış sergileyebilir.
Orman Kralı olan Aslan’ın onay ve değer görmek adına feda ettiği “kimlik” egosunu beslemediğinde hayatındaki tüm alanlarda bu yıkıcı davranışı sergileyebilir.
Dünya üzerindeki her bireyin kendi ihtiyaçlarını ve isteklerini sorgulaması; otoriteyi ve toplumsal değerleri sorgulaması kadar doğaldır. Birçok spiritüel öğreti egodan vazgeçmemizi söyler fakat asıl anlatmaya çalıştığı egomuzun yıkıcı olan taraflarını törpülememiz gerektiğidir.
Çünkü ego aslında yardımcımızdır.
EGO; Kalbimizin sesini kimliğimiz üzerinden topluma ulaştırır.
Bize kim olduğumuzu ve ne istediğimizi hatırlatan bir yaşam aracıdır.
“Ego” bilinçte birey olmanın temel yapı taşıdır. Ve bizi kendi Ormanımıza götürecek taşlar bu bilinçli yol üzerinde yer almaktadır.
Dayanmanın artık mümkün olmadığı koşullar ya da yaşamın artık bize hizmet etmediğini hissettiğimiz anlar aslında egosal kaynaklarımızın beslenmediği zamanlardır.
Bu koşullardan kurtulabilmek için bize fırsat yaratan Aslan Burcu dolunayında doğru zamanda, doğru yerde, doğru ses tonu ile doğru kişiye kükremek içsel yapı taşlarımıza iyi gelir. Bu kükreme sirkteki tüm hayvanları korkutacak bile olsa sesinizin duyulmasını sağlayacaktır.
Eğer siz bir Aslan’ın kendini ifade etmek için kükremesi ile karşı karşıya kaldıysanız bunu sadece onun kendini “yetersiz” hissettiği bir durumu yansıtma yolu olduğunu unutmayın. Böyle bir durumda Aslan’ın üzerine gitmeyin yoksa kükremesini arttıracaktır. Aslında bir Aslan’nın kükremesi size ve fikirlerinize değer verdiğinin göstergesidir. Çünkü bir Kral her zaman kükrerse toplumdaki hükmünü zamanla kaybedebilir. Bunu bilen bir Aslan zaten her zaman kükremeyecektir.
Kükremeden korkmayın, Aslan’nın yelelerini okşayın ya da oradan hızlıca uzaklaşın.
Eğer sesinizin duyurmak istediğiniz yaşamınızdaki bazı otoriteler ise, birey olarak kalbinizi ortaya koyarak bilinçli ve tutarlı şekilde kendinizi ifade etmeniz gerekir. Buna “Yaşamsal Kararlar Alma Cesareti” denir. Ve bu cesareti ortaya koymanın tek yolu ihtiyaç ve isteklerinizi ortaya koyma potansiyelinizdir.
Bu cesaret birey olmanın ve bir egoya sahip olmanın en üst düzeyidir.
Çünkü “Bir Aslanın yöneteceği en büyük krallık kendi kalbidir.”
Aslan vahşi doğasına sahip çıkmadan ne kendini, ne ormanı koruyabilir, ne de kendine ait bir Orman’ın yolunu bulabilir.
Kendi içimize geri dönmek, ormana dönmek gibidir.
Kalbimizin ihtiyaçlarını dile getirirken aynı zamanda başkasını da duymaya gönüllü olmak Kral ya da Kraliçe olmayı gerektirir.
Bunun karşılığında yaptıklarınızın takdir edilmesini ve alkışı beklemek ise hakkınızdır.
Yaşamsal enerji kaynağımız, egomuz, bireyliğimiz toplum içinde önce kendimize hizmet etmelidir. Çünkü ancak o zaman çevremize ve topluma faydalı bireyler haline geliriz.
Aslan burcunda gerçekleşen dolunayın kendimize geri dönüş yolunda ihtiyaçlarını ve isteklerini gerek kükreyerek gerekse kükremeden dile getirmesini dilerim.
Ayşe Zeynep Açıkalp, StarZCope 2020